11 Nisan 2025

Fındık Tanıtım Grubu

Güçlü Fındık, Güçlü Gelecek.

Fındık ve Almanya: Tatlı Bir Hikâyenin İthalat ve İhracatla Dansı

Almanya, mutfak alışkanlıklarında sadelik ve lezzeti birleştiren bir ülke olsa da, fındığa olan sevgisi tartıṣılamaz. Bu küçük, ama güçlü fındık, çikolatalı sürülebilir kremalardan unlu mamullere, kahve yanındaki tatlı atıştırmalıklardan kahvaltılık gevreklere kadar her yerde karşımıza çıkıyor. Ancak, bu sevginin arkasında ilginç bir hikâye yatıyor: Fındığın Almanya’ya gelme ve buradan gitme süreci. İşte bu hikâye, sadece ticari istatistiklerden ibaret değil; aynı zamanda kültürel, ekonomik ve biraz da insani bir macera.

Almanya’nın fındık ithalatındaki liderliği yıllardır tartışmasız. Bunun ardında yatan temel nedenlerden biri, fındığın yetiştirildiği yerlerin sınırlı oluşu. Türkiye, dünya fındık üretiminin büyük bir kısmını elinde bulunduruyor. Hatta, dünya genelindeki fındık üretiminin %70’inden fazlası Türkiye’den geliyor. Fakat bu sadece rakamlardan ibaret bir hikâye değil; bu aynı zamanda tarlada çalışan çiftçilerin emeğinin, toprağın bereketinin ve Almanya’daki tüketicilerin tatlı zevklerinin bir birleşimi.

Bir düşünün, sabah kahvaltısında ekmeğinize sürdüğünüz o nefis çikolatalı fındık kreması aslında binlerce kilometre öteden geliyor. Almanya’nın fındık ithalatı, son yıllarda sürekli artış gösterdi. Bunun arkasında hem artan tüketim hem de fındığın gıda endüstrisindeki farklı kullanım alanlarının genişlemesi yatıyor. Ancak, işin bir de ihracat boyutu var. Almanya, ithal ettiği fındığın bir kısmını işleyerek tekrar dünyaya satıyor. Bu da Almanya’yı, fındıkla hem ithalat hem de ihracatta önemli bir oyuncu haline getiriyor.

Ama her hikâyede olduğu gibi burada da zorluklar var. 2020’lerde pandemi, tedarik zincirlerini sarsarak fındık ticaretini de etkiledi. Üretim yerlerinde yaşanan iş gücü eksiklikleri, lojistik problemler ve küresel ekonomik dalgalanmalar, fındığın Almanya’ya ulaşmasını zorlaştırdı. Ancak, hem üretici hem de tüketici bu zorlukların üstesinden gelmeyi başardı. Bir şekilde, o lezzetli fındık kreması market raflarındaki yerini korudu.

Fındık ticareti sadece ekonomik bir konu değil; aynı zamanda bir kültür alışverişi. Türk üreticilerin sabah erkenden fındık bahçelerinde çalışmaya başlaması, Almanya’daki bir çikolata ustasının ellerinde enfes bir praline dönüşmesiyle sonuçlanıyor. Ve biz tüketiciler, bu hikâyenin son halkasını oluşturuyoruz. Bu hikâyede herkesin bir rolü var: Fındığı yetiştiren, işleyen, taşıyan ve sonunda tüketen. İşte bu yüzden, her bir fındık aslında bir emek zincirinin tatlı bir ödülü.

Son yıllarda çevresel duyarlılıklar da bu hikâyeye yeni bir boyut kazandırdı. Fındık üretiminde kullanılan yöntemlerin çevreye etkisi tartışılırken, Almanya’da tüketiciler daha sürdürülebilir seçeneklere yöneliyor. Organik fındık ürünleri ve adil ticaret sertifikalı ürünler, raflarda daha fazla yer bulmaya başladı. Bu da gösteriyor ki, fındık sadece bir atıştırmalık değil; aynı zamanda çevresel ve etik bir duruşun sembolü haline geldi.

Almanya’nın fındık ithalatı ve ihracatı, basit bir ticari faaliyet gibi görünebilir. Ancak, bu küçük fındık tanesi, mutfaklarımızda tatlı bir zevk sunmanın ötesinde, bizi dünyanın farklı köşelerindeki insanlarla, kültürlerle ve emeklerle birleştiriyor. Bir dahaki sefere fındıklı bir tatlı yerken ya da bir kahve yanında o çıtır çıtır fındığı çiğnerken, bu küçük fındık tanesinin nasıl bir yolculuktan geçtiğini düşünmek belki de bu lezzeti daha anlamlı kılar. Çünkü her bir fındık, içinde büyük bir hikâye taşır.